• 30 Nisan 2020, Perşembe 2:04
HÜSAMETTİNTAŞDEMİR

HÜSAMETTİN TAŞDEMİR

Tarih kitaplarında yer verilmemiş bir zaferimiz; Kut'ül Amare..

Bu savaşı basında dile getiren belki de ilk yazarlardanım. Birkaç yıl önce Bursa Yeni Marmara Gazetesi'nde köşe yazısı olarak yayınlandığı zaman insanlarımızın geneli neredeyse hiç duymamıştı. Hatta Cumhurbaşkanı bile bu yayınlardan sonra aynı yıl bir beyanatında 'ilk defa' Kut-ül Amare Zaferi'ni konu etmişti.. Yaşanmış ancak unutturulmuş bir savaş ve zaferimizi gündeme taşımada hasbel kader tuzumuz olduysa ne mutlu bize..

Türk Milletinin bu zaferinin aynen Çanakkale Zaferi gibi, "Churchill'e ve İngiliz emperyalizmine vurulmuş bir tokat" olarak tarih kitaplarında yer alması beni daha da mutlu kılacaktır. Ümit ederim ki birgün tüm gerçekliğiyle yer alır.. Ve gelecek neslimize de okul müfredatıyla aktarılmış olur.

Düşünebiliyor musunuz bir savaş ki, tarihçilerimiz hep es geçmişler. Bir asırdır toplum hep uyutulmuş, avutulmuş. Oysa Çanakkale savaşıyla peşpeşe bir süreçte İngilizlere karşı şanlı bir zafer daha kazanmış Türk Askeri.. İngilizler de tarihlerindeki "en büyük savaş hezimeti"nden birini yaşamışlar.. Tabii ki ört bas edilip unutulması için okullarımızdaki tarih kitaplarımıza kadar da çaba sarfetmişler.. Malesef bunu başarmışlar da..

“Kut’ül Amare Savaşı”
Yer bugünkü Irak toprakları..
Dicle nehrinin sol kıyısında ve Fırat ile Dicle’yi birleştiren ve eski Şattülhay Kanalı’nın Dicle tarafındaki ağzının karşısında.. “Kut”kelimesi Hintçe “kot”yani“kale” kelimesinin karşıtıdır.

Osmanlının, o dönemde birleşen batılı güçlere karşı bir çok cephede savaş verdiği bir dönemdeyiz.
1914 Yılının hazin sonbahar günleri..
İngilizler'in "Mezopotamya Seferi" adı verdikleri bir savaş süreci.. Hindistan'ın Bombay şehrinden hareketlenen İngiliz ve Hintli askeri kuvvetlerin Irak Basra'yı işgal ettikleri dönem..

Osmanlı bu bölgede askeri güç olarak oldukça zayıftır..
Bölgedeki Araplar ve diğer gönüllü halktan topladığı bir birlikle İngilizlere karşı savunmaya geçmiştir. Başlarında Yarbay Süleyman Bey.. 3 gün savaştıktan sonra yenilgiye uğrayan ve İngilizler tarafından gözlerinin önündeöldürülen askerlerinin üzüntüsüne dayanamayıp 'intihar eden' Süleyman Bey..

Bağdat’ı işgali hedefleyen İngiliz Ordusu, Kurna ve Amare'yi işgal etmiş ve ardından Kut’ül-Amare'ye yönelmiştir.. Göreve gelen Albay Nurettin Bey de silah ve savaş malzemesi yokluğu ve askeri güç dengesizliği nedeniyle fazla dayanamaz.. 25 Eylül 1915 Kut’ül Amare de düşmüştür.. Neticesinde İngilizler çok yaklaştıkları Bağdat’a doğru ilerlemeye devam ederler. Albay Nurettin Bey ise ordusunu Selmanipek bölgesine çekerek savunma tedbirleri almaya çalışır..

23 Kasım 1915'te Selmanipek'e taarruz eden İngilizler şiddetli bir direnişle karşılaşırlar.
Osmanlı kuvvetlerinin karşı taarruzu sonucu 4.500 kişi civarında kayıp vererek 25 Kasım'da Kut’ül Amare'ye doğru çekilirler. İngiliz komutan General Townshend etrafı Dicle nehri ile çevrili olan Kut yarımadasında ordusuyla birlikte sıkışıp kalmıştır..

Türk tarafında Irak komutanlığına Albay Nureddin Bey’in yerine 52. Tümen Komutanı Halil Paşa atanmıştır.İngilizlerin Basra’daki genel karargahın desteğiyle yaptığı üç taarruz da başarısızkalır.. Türklerin beklenilmedik ısrarlı saldırısı karşısında çaresiz kalan İngilizler, savaşa birlikte girdikleri Rusya’dan yardım isterler.. Ancak o da nafile.. İran’ın Kirmenşah bölgesini işgal etmiş Rus komutan Baratov’un İngilizlere destekleri de bir fayda sağlamaz..

Kurtuluş ümidi kalmayan General Townshend, daha fazla dayanamaz ve Halil Paşa’ya 26 Nisan günü bir mektup yazarak Kut’u teslim etmeye hazır olduklarını bildirir. Halil Paşa da bunu kabul ederek, silah ve techizatı bırakmaları koşuluyla canlarını bağışlayacağını söyler..

"13 General, 481 subay olmak üzere 7 bin Hintli ve 6 bin 300 İngiliz askeri Mehmetçiğe teslim olur.."

Duyuyorsunuz değil mi.. O kibir küpü İngiliz komutanlar boyunlarını bükerler ve teslim olurlar..

Kut’ül Amare’de gerçekleşen bu kutlu savaşta İngilizlere 40 bin kayıp ve esir verdiren Ordumuz da 25 bin vatan evladını şehadete uğurlar.. Şimdiki Irak topraklarını düşünüyorum da insanın yüreğinin sızlamaması mümkün değil..

Bir de Churchill'e bakalım; Anadolu Türklerinin karşısında 1915 Mart ayında Çanakkale ve müteakip 1916 Nisan ayında da Kut’ül Amare hezimetleri.. Eminim kulaklarını ateşler basmıştı.

Tüm bu Çanakkale ve Kut’ül Amare Zaferlerine rağmen 1. Dünya Savaşının sonunda Osmanlı Devleti yenik düşmüştür. Ve uluslararası masadaki harita sonuçları da malum..
*****
Osmanlı ve Cumhuriyet tarihine ilişkin ders kitaplarımızda yer almamış Kut’ül Amare Zaferi.
Türk tarihiyle birlikte Cumhuriyet tarihimizi de orta öğretimden beri üniversite dahil sürekli okumama rağmen, öyle çok konuları saklamışlar ki bizlerden; çoğu olayı okul harici kitaplardan öğrendikçe hep şaşırmışımdır. Bu yaşımda bile dikkatimi çeken her tarihi olayın ötesini araştırdıkça da aynı şaşkınlıklar süregelip gidiyor.. Velhasıl aynanın ötesini her merak edişte karşımızda yeni yeni sürprizler..

Çanakkale Zaferimiz bile sanki zoraki yaşatılmış günümüze kadar..
Ancak örtbas da edememişler.
Sanki merhum Mehmet Akif Ersoy’un “Çanakkale Şehitlerine” adlı şiirindeki o milli derinliğin etkisini aşamamışlar.. Ki bu olağanüstü eser, toplumun hafızasına yerleşip, sürükleyip getirmiş zaferimizi bu günlere.. Bir nesile daha taşınmasını yüzyıldır engelleyememişler.

Okuldan hocam İlhan Bardakçı’dan duymuştum 70’li yıllarda.. Şimdilerde dedesinden miras o büyük Osmanlı tarih arşivini televizyonlarda el altı kaynak olarak kullanan Murat Bardakçı’nın babasıdır merhum gazeteci İlhan Bardakçı.. “Kut Zaferinde İngilizler Ordumuz karşısında diz çöktüler ve bu yenilgiyi Onların çağlar boyu unutmaları mümkün değil..” diyordu bir özel sohbetimizde.. Ancak kısaca olsa da bahsedebilmek bu günlere kısmet oldu.

Cenneti hak etmiş kahramanlar Kut’ül Amare Şehitlerimizi bir kez daha minnet ve saygıyla anıyorum..

Esen kalın..

http://www.bursaarena.com.tr/tarih-kitaplarinda-yer-verilmemis-bir-zaferimiz-kutul-amare-makale,4465.html


MAKALEYE YORUM YAZIN

Dikkat! Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, pornografik, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen Üye/Üyeler’e aittir.


ANKET

Yeni İnternet Sitemizi Beğendiniz mi?

yukarı çık