Bağımlılığa 3 Etken Neden Oluyor

Eskişehir Acıbadem Hastanesi Uzman Klinik Psikoloğu Aslı Özsoy, bağımlılık ve doğurduğu sonuçlar hakkında açıklamalarda bulundu.

Bağımlılığa 3 Etken Neden Oluyor
  • 08 Ekim 2018, Pazartesi 11:24
Eskişehir Acıbadem Hastanesi Uzman Klinik Psikoloğu Aslı Özsoy, bağımlılık ve doğurduğu sonuçlar hakkında açıklamalarda bulundu.
Bağımlılığın kişi üzerinde zararlı sonuçlar doğurmasına rağmen aynı davranışı tekrarlama hali olduğunu söyleyen Psikolog Aslı Özsoy, Bağımlılık, sürekli kullanıyor olmak değil, kullanılmaya başlandığında duramamaktır. Bağımlı olduğu alkol veya madde için sosyal faaliyetleri, hobileri, başka zevk verici aktiviteleri azaltmak ya da terk etmektir. Kişi kontrolsüz tüketmeye başlamış ve bunun farkında olmamış olabilir. Tıbbi bir hastalıktır. Genetik geçmişi olabileceği gibi öngörülemeyen bir ilerleme sağlayan ve tekrara düşme oranı yüksek bir hastalıktır dedi.
Bağımlılık 3 sebepten dolayı başlıyor
Gün içerisinde her saniye yeni gelişmeler olduğunu ve zaman zaman istenmeyen olayların da yaşandığını kaydeden Özsoy, bu dönemlerde kişilerin farklı alanlara yönelmeye daha yatkın olduğunu dile getirdi. Uzman Klinik Psikolog Aslı Özsoy, Bağımlı olmayı etkileyen pek çok etken vardır. Bunlardan birincisi sosyo-ekonomik sebeplerdir; Şiddet içeren ve stresli aile yapısının olması, aynı zamanda tutarsız ve disiplin barındırmayan ailenin varoluşu, bağımlı kişilerin çevrenizde olması ve çocukluğunuzda bakım veren kişinin bağımlı olması, olumsuz düşünce ve davranışlara iten arkadaş çevresi, alkol veya maddenin sosyal ilişkileri kolaylaştırdığı algısı, ilk kullanımda bağımlılık yapmayacağı beklentisi vardır. En büyük faktörlerden ikincisi de biyolojik faktördür. Anne ya da babadan birinin veya ikisinin bağımlı olmasıdır. Örneğin; alkol bağımlılığı olan anne ve babalarının çocuklarında alkol bağımlılığı görülme riski 4-5 kat kadar daha fazladır. Bağımlılık yapıcı maddenin, başlangıçta alınan dozlarda alınmasına rağmen keyif arttırıcı etkinliğinin giderek azalmasına ve etki süresinin kısalmasına tolerans denir. Toleransı önlemek için kullanıcılar giderek artan dozlarda madde almaya başlarlar. Üçüncü faktör ise kişinin bireysel faktörleridir. Kişi; bireysel baş etme becerisine sahip değilse, heyecan arayışındaysa, davranış bozukluğuna sahipse, sosyal ve kültürel değerlere sahip değilse, yasalara ve kurallara karşı koyma niyetindeyse, toplum içinde kabul edilmeyen-itilmiş bir kişiliğe sahipse bağımlı olma riski daha çok artmaktadır şeklinde konuştu.
Bağımlılığın sonlanması için gereken temel şey; destek
Kişiler kendilerine göre bazı sebeplerden zararlı maddelere karşı bağımlılık ve bağışıklık kazanabiliyor. Bu gibi durumlarda ailelerin ve çevrenin ilgi ve desteği ile her şeyin üstesinden gelebileceğinin altını çizen Uzman Psikolog Aslı Özsoy, Zararın ortaya çıktığı ya da fark edildiği zaman yani kişinin dibe vurduğu dönemde aile ve çevresindeki kişiler bu durumu kabullenerek çocuklarıyla, eşleriyle veya yakınlarıyla her türlü ilgiyi göstermeli, destek verdiklerini hissettirmelidirler. Bu kişiler bir travma sonrasında yaşadığı hüznü ve stresi unutmak için kullanmaya başlamış ve bağımlı olmuş olabilir veya antisosyal kişilik bozukluğu, sosyal fobi, depresyon gibi patolojiye sahip olan kişiler olabilirler. Bu yolu neden seçtiği irdelenmeli, anlamalı, yeterli bilgilendirme ve eğitim verilmeli kesin ve kalıcı sonuçlar alabilmek için terapiye ikna edilmelidir dedi.
Zararlı maddelerden övgüyle söz edilmesi merak duygusu uyandırıyor
Reklamlar, şarkılar ya da filmlerde bağımlılık yapan maddelerin kullanılması da toplumun algısını ve dikkatini çekiyor. Özellikle son dönemlerde çıkarılan internet dizileri ve şarkılar, gençlerde farklı maddelere karşı merak uyandırıyor. Bu konulardaki merak duygusunun oluşmasıyla bağımlı kişi sayısının arttığını vurgulayan Özsoy Çocuk, ergen, yetişkin fark etmeksizin her yaş grubunda bilinmeyen, popüler olan, ilgi çekme amaçlı tasarlanan reklamlar, müzikler ya da filmler merak duygusu uyandırarak insanların onları araştırmasına, öğrenmesine, denemesine kadar yol açan risk faktörleri doğurabilir. Medya kurum ve kuruluşları, eğitimciler ve ruh sağlığı uzmanları bir araya gelerek haber yapılırken bile dikkat edilmesi gereken belli sınırlar belirlemelidirler. Yapılan haberlerin kitleler ve bireylerin ruh sağlığı üzerinde ciddi etkileri olabilmesi nedeni ile basın ve yayın organlarının ruh sağlığı uzmanları ile işbirliği yapmaları önleyici bir müdahale olacaktır ifadelerini kullandı.
Bağımlı olduğunuz maddelerle savaşın
Bağımlılığın yıkıcı etkilerinin farkına varmak ve bu durumdan huzursuzluk yaşamak, bağımlılık tedavisinde ilk adım. Psikoterapiler (bireysel, grup), danışmanlık hizmetlerinden yararlanmak, ilaç desteği almak, aile görüşmeleri ve aileyle birlikte terapilere katılmanın bireyler için çok yararlı olacağını ve destekleyici olacağını söyleyen Aslı Özsoy sözlerini şöyle sürdürdü:
“Hastanın fiziksel, psikiyatrik ve psikososyal yönlerden iyileşmesi için motivasyonel görüşmeler olmalıdır. Bağımlılığın asıl tedavisi detokstan sonra başlar ve kullanıma yeniden başlamayı engellemeyi hedefler. Bağımlılığa karşı direnç için destek gruplarının oluşturulması, güçlendirilmesi ve en önemlisi bu olumsuz çevreden uzaklaşarak yeni bir düzen sağlamak için savaş verilmesi gerekir.”

HABERE AİT RESİMLER


SEN DE DÜŞÜNCELERİNİ PAYLAŞ!

Dikkat! Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, pornografik, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen Üye/Üyeler’e aittir.


yükleniyor

BU HABERİ OKUYANLAR BUNLARI DA OKUDU

ANKET

Yeni İnternet Sitemizi Beğendiniz mi?

yukarı çık