Emine Erdoğan:türkiyenin İnsani Yardım Vizyonu Kredilere Değil, Tam Anlamıyla İnsani Yardıma Dayanmaktadır. Türkiyeyi, İnsani Yardım Konusunda Milli Gelire Oranla Birinci Yapan Da Bu Hesapsız Kitapsız

Birleşmiş Milletler (BM) 73. Genel Kurulu Görüşmelerine katılmak için New Yorkta bulunan Cumhurbaşkanı Erdoğana eşlik eden Emine Erdoğan, Siyaset Ekonomi ve Toplum Araştırmaları Vakfının (SETA) Washington DC şubesinin düzenlediği “Günümüzdeki İnsani Sınamalara Karşı Türkiyenin Rolü” başlıklı paneline katıldı. Erdoğan, burada yaptığı konuşmaya “Somalide, Yemende, Suriyede, Gazzede, Myanmarda, baskı ve zulüm altında yaşayan tüm kardeşlerimi buradan selamlıyorum” dedi.

Emine Erdoğan:türkiyenin İnsani Yardım Vizyonu Kredilere Değil, Tam Anlamıyla İnsani Yardıma Dayanmaktadır. Türkiyeyi, İnsani Yardım Konusunda Milli Gelire Oranla Birinci Yapan Da Bu Hesapsız Kitapsız
  • 25 Eylül 2018, Salı 3:45
Birleşmiş Milletler (BM) 73. Genel Kurulu Görüşmelerine katılmak için New Yorkta bulunan Cumhurbaşkanı Erdoğana eşlik eden Emine Erdoğan, Siyaset Ekonomi ve Toplum Araştırmaları Vakfının (SETA) Washington DC şubesinin düzenlediği “Günümüzdeki İnsani Sınamalara Karşı Türkiyenin Rolü” başlıklı paneline katıldı. Erdoğan, burada yaptığı konuşmaya “Somalide, Yemende, Suriyede, Gazzede, Myanmarda, baskı ve zulüm altında yaşayan tüm kardeşlerimi buradan selamlıyorum” dedi.

Somali, Yemen, Suriye, Gazze ve Myanmarda büyük acıların yaşandığına dikkat çeken Erdoğan, “Yapabildiğimiz, konuşmaktan, sebepleri kritik etmekten çok daha öte şeyler olmalı. İnsani yardım, bu anlamda insanlık vicdanının en anlamlı fiilidir.” ifadelerini kullandı.

“Bir başka millet için harekete geçtiğimizde, bizden farklı olan ile üst bir kimlikte buluşuruz. Bu da empati yeteneğimizi geliştirir. Böylece, adil ve barışçıl bir dünyanın temellerini atmış oluruz. Mevlananın ifadesiyle, bir mum, diğer mumu tutuşturmakla ışığından bir şey kaybetmez” açıklamasında bulunan Erdoğan sözlerini şu şekilde sürdürdü;

“Öylesine büyük adaletsizlikler var ki, bu sorunları hesaplarla değil, verdikçe çoğalan merhamet, sevgi ve vicdan duygusuyla çözebiliriz.
İşte bu nedenle Türkiyenin insani yardım vizyonu, kredilere değil, tam anlamıyla ‘insani yardıma dayanmaktadır. Türkiyeyi, insani yardım konusunda milli gelire oranla birinci yapan da, bu hesapsız kitapsız cömertliktir.
Türkiyenin Güneydoğusundaki bir şehrimiz bunun en çarpıcı örneğidir. Kiliste, Suriyeli mülteci sayısı yerel nüfusu aşmıştır. Kilis bu yönüyle, bombalardan kaçan kadınlar ve çocuklar sözkonusu olduğunda, bütün hesapların bırakıldığı, merhametin heryeri kapladığı sembolik bir anlama bürünür. Ekmeğin, sofranın, evin, şehrin paylaşıldığı bir evrene dönüşür.
Türk insanının, tarihten gelen vakıf geleneği ile güçlendirdiği bu paylaşımcı karakteri, Türkiyeyi uluslararası toplumun yükünü sırtlayan bir ülke haline getirmiştir.
AFAD, Kızılay, TİKA gibi kurumlarımızın yanısıra sivil toplum kuruluşlarımızın katkılarıyla, Türkiyenin yardım eli heryere ulaşmaktadır. 3.5 milyon Suriyeli mülteciyi misafir etmek yanında Afrikada, Gazzede, Myanmarda hep Türkiye vardır.
2010da Pakistana, 2011de Somaliye, 2012de Myanmara gidip, yaşanan insani dramları yerinde görmüş biri olarak, uluslararası toplumun sınıfta kaldığını ifade etmek isterim. Keza, 2017de Arakanlı Müslümanlara yapılan zulüm, içimizi titretmiş, fakat tüm dünya konuya gereken önemi göstermemiştir.
Son Myanmar ziyaretimde gördüklerim, masum çocukların çaresizlikleri değil, dünyanın merhametsizlikten can çekişmesi halidir. Orada konuşup dertleştiğim kadınlar, dünyayı bekleyen gerçek tehlikenin vicdan yoksunluğu olduğunu göstermiştir.
Böyle bir vasatta insani yardımlar, insanlık kandilini yeniden tutuşturma anlamı taşır.
Türkiye, kimi afetlerde ev sahibi ülkeden daha önce afetzedelere ulaşabilen, dinamik ve esnek bir insani yardım yapılanmasına sahiptir. Dünyada afetlere müdahale noktasında en ileri ülke olduğumuzu söyleyebilirim.
2010 yılında Pakistanda yaşanan sel felaketi sonrası Türkiyenin, ilk yardım eli uzatan ülke olması, bunun ilk akla gelen örneğidir. Keza, Myanmarda 2012 ve 2017 yıllarında sıcak biçimde yaşanan insani dramlar en çok Türkiyede yankı bulmuştur. Devlet ve millet olarak yaptığımız seferberlikler, uluslararası toplumu harekete geçirmiş, dünya bu soykırıma nihayet kulak vermiştir.
Bu noktada önemli bir noktaya işaret etmek isterim. İnsani yardım politikaları, yardım alanın bağımlılığını artıracak şekilde olmamalıdır. Bizim insani yardımdan anladığımız, yardım kolileri ve sırada bekleyen muhtaçlar değildir. Acil durumlarda afetzedelere yapılan katkının ötesinde krizlerin önlenmesi, kalkınma destekleriyle bağımlılıkların azaltılmasıdır. Bu anlamda insani yardım anlayışının, kalkınma merkezli çalışmalar içermesi son derece önemlidir.
Suriyede kanayan yaraya yaptığımız pansuman, Suriyeli mültecilere barınma yeri sağlamaktan ötedir. Yarıdan fazlasını kadınların ve çocukların oluşturduğu kamplarda kadınların meslek edinip hayata tutunmasını önemsiyoruz. Kuaförlükten bilgisayar becerilerine pekçok alanda mesleki kurslar veriyoruz. Gelişim ve hobi kurslarıyla, savaşlarda zarar görmüş kadınları hem rehabilite ediyor, hem de kendilerini keşfetmelerini sağlıyoruz. Aynı şekilde çocukların eğitimden mahrum kalmaması kadar gençlerin üniversite eğitimlerine devam edebilmelerinin yollarını da açmaya çalışıyoruz.
Keza, Afrikaya yaptığımız insani yardımlar, kalkınma destekli yardımlardır. Yaygın ifadeyle, balık vermekten çok balık tutmayı öğretiyoruz. Afrikanın kendi potansiyelini keşfetmesini sağlayacak eğitim ve ekipman desteği veriyoruz.
Çeyrek asırdır, Bosnadan Afganistana, Iraktan Suriyeye, Somaliden Gazzeye, insanlığın vicdanını sarsan nice olaya şahit olduk. Binalarında mermi izleri hala duran şehirler gördük. Yerinden yurdundan edilmiş masum çocukların uykuya daldığı kampları ziyaret ettik. Yoksullukla savaşan sokaklardan geçtik. İçimiz acıdı, yüreğimiz yandı.
Ama aynı mekanlar da, nerede bir çığlık olsa, sıcak yatağından kalkıp oraya koşan merhamet ve vicdan abidesi insanlar da gördük. Hayatını insani yardıma adamış nice güzel insan var dünyada. Her beş saniyede bir çocuk açlıktan ölüyor ve her sabah güneş yeniden doğabiliyorsa, bu onların aydınlığıdır. Merhametin olduğu yerde en acı zehirler zararsız kalır. Merhamet, bütün kötülüklerin panzehiridir.
İnsani yardım çabalarının bütün sessiz ve isimsiz kahramanlarını huzurlarınızda selamlıyorum. İyi ki varlar, iyi ki varsınız! Bu çatı altında buluşan bu topluluk da, varlığını insanlığa yardım fikriyle anlamlandıran güzel insanlardan oluşuyor. İnanıyorum ki, elele verir, merhameti, vicdanı çoğaltırsak, adaleti de tesis etmiş olacağız”

HABERE AİT RESİMLER


SEN DE DÜŞÜNCELERİNİ PAYLAŞ!

Dikkat! Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, pornografik, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen Üye/Üyeler’e aittir.


yükleniyor

BU HABERİ OKUYANLAR BUNLARI DA OKUDU

ANKET

Yeni İnternet Sitemizi Beğendiniz mi?

yukarı çık