Diyanet İşleri Başkanı Erbaş: İlahiyat Fakültelerinde Ya Da Eğitim Fakültelerinde Okul Öncesi Din Eğitimi Bölümünün Açılmasını İstiyoruz

Kalite Yönetim Sistemi ve Dış Değerlendirici Eğitim Programına katılan Diyanet İşleri Başkanı Ali Erbaş, İlahiyat fakültelerinde ya da eğitim fakültelerinde okul öncesi din eğitimi bölümünün açılmasını istiyoruz dedi.

Diyanet İşleri Başkanı Erbaş: İlahiyat Fakültelerinde Ya Da Eğitim Fakültelerinde Okul Öncesi Din Eğitimi Bölümünün Açılmasını İstiyoruz
  • 06 Eylül 2018, Perşembe 17:41
Kalite Yönetim Sistemi ve Dış Değerlendirici Eğitim Programına katılan Diyanet İşleri Başkanı Ali Erbaş, İlahiyat fakültelerinde ya da eğitim fakültelerinde okul öncesi din eğitimi bölümünün açılmasını istiyoruz dedi.
Diyanet İşleri Başkanı Ali Erbaş, İlahiyat Akreditasyon Ajansının düzenlediği Kalite Yönetim Sistemi ve Dış Değerlendirici Eğitim Programında ilahiyat fakültelerinde ya da eğitim fakültelerinde “okul öncesi din eğitimi” bölümünün açılmasını istediklerini dile getirdi. İlahiyat fakültelerinin günümüze kadar geçen zaman içerisinde daha iyi ve kaliteli bir eğitime ulaştığını belirten Erbaş, 28 Şubat sürecinin ilahiyatlara vurduğu darbeyi biliyoruz. Bırakınız kaliteyi aramayı elimizdekileri de kaybettik. Daha sonra yeniden iyileştirmeler başladı ifadelerini kullandı.
Diyanet personelinin mesleki yeterliliğine katkı sağlamak için yürütülen çalışmalara değinen Erbaş, Diyanet Akademisini kuruyoruz, kanun taslağı çalışmalarımızı tamamladık. Önümüzdeki aylarda artık hizmet içi eğitimden bir adım öne geçiyoruz, hizmet öncesi eğitime başlayacağız. Hizmet öncesi eğitimin sonunda sınav yapacağız, bu sınavda belli puanı alanlar göreve başlayacak. Böyle bir uygulamaya doğru gitmiş olacağız akademi kurulduktan sonra. Amacımız toplumun ve dünyanın geleceğine sahi dini bilgi ile yetiştirilmiş insan potansiyelimizle hizmet etmek şeklinde konuştu.

İslami ilimlerin nihai amacı insanın Rabbiyle, toplumla ve çevreyle olumlu ilişkiler kurmasını temin etmektir
Erbaş, yakın tarihte dini yükseköğretim açısından kaotik ve zorlu bir sürece rağmen Türkiyede köklü bir ilim geleneğine sahip olunmasının etkisiyle başarılı çalışmalar yapıldığını belirtti. Yeni Türkiyenin din, diyanet, toplum, devlet perspektifine ve gelecek tasavvuruna önemli katkılarda bulunduğunu ifade eden Erbaş, konuşmasına şöyle devam etti:
100ü aşkın ilahiyat ve islami ilimler fakültesiyle önemli imkanlara sahibiz. Ancak son iki asırda yaşanan travmaların dini ve sosyal hayat alanında neden olduğu sorunların etkileri ve sonuçları hala devam etmektedir. Bilgi ve teknolojinin de etkisiyle bireysel ve toplumsal anlamda ilgi, algı ve olguların çok hızlı değiştiği son asır boyunca dini ve aktüel hayatı etkileyen harici ve dahili pek çok unsurun olduğu da bir gerçekliktir. Dolayısıyla dini hayatın bugünü ve geleceği adına önümüzde devasa meselelerin olduğu günümüzde hem son yüzyılın hayata gecikmişliğini telafi etmek hem de bugüne ve geleceğe geç kalmamak adına din öğretimi meselemizi, amaç, muhteva ve işlevsellik yönüyle sosyal ve küresel gerçeklikler göz ardı edilmeden çok boyutlu olarak kapsamlı, disiplinli ve uzun vadeli çalışmalarla kendimizle yüzleşmekten çekinmeden ele almak zorundayız. Dini yükseköğretim, tarihi müktesebatıyla güçlü ve doğru bir ilişki kurarak, mefküre boyutunda evrensel bir bakış açısını tahkim etmelidir. Geleneği toptan reddetmek ya da geçmişi her şeyiyle bugüne taşımak gibi bir imkansızlığı teklif etmek yerine geçmişin büyük ilmi müktesebatını sağlam bir zemine ve geleceği inşa sürecinde motivasyona vesile kılmak, dünü, bugünü ve yarını bütünlük içinde ele almak önemsenmelidir. İslami ilimlerin nihai amacı insanın Rabbiyle, toplumla ve çevreyle olumlu ilişkiler kurmasını temin etmektir. Nitekim ilme ve bilgiye vurgu yapan ayet-i kerimeler ve bu meyandaki hadis-i şerifler nihayetinde insanın Rabbi ve varlık dünyası ile ilişkilerine kılavuzluk etmektedir. İslam medeniyetinde bilgi, hikmet ve ahlak bir bütündür. Yaşadığımız son iki asra yakından baktığımızda ilim, bilgi ve felsefenin oldukça öne çıkmasına rağmen bireysel ve toplumsal anlamda tarihin en büyük krizlerinin yaşandığını görmekteyiz. Bilimsel, teknik ve sosyal alanında yaşanan gelişmelerin insanlığı neden daha güzel bir hayata taşımadığı sorusu oldukça önemli ve üzerinde düşünmeye değer bir mevzudur. Dini yükseköğretim, ilimleri dini/dini olmayan şeklinde keskin çizgilerle tasnif etmenin ötesinde hayata bütüncül yaklaşmalıdır. Bugün insanlığın sosyal, siyasal, ekonomik, kültürel alanda yaşadığı bireysel ve küresel sorunların hangisinin İslamı ve Müslümanları ilgilendirmediğini söyleyebiliriz. Nitekim teknoloji, bilim, ekonomi, hukuk gibi alanlarda yaşanan sorunların temelinde insana, çevreye, evrene bakıştaki çarpık ve yanlış anlayışın yani aslında İslamın dünya ve evren tasavvurunun ihmal edilmesinin önemli bir etken olduğunu görmekteyiz. Bununla beraber dini yükseköğretimin, bugün yeryüzünün küresel meseleleri karşısında ortaya koyduğu perspektifin ve duruşun gözden geçirilmeye muhtaç olduğu da aşikardır. Dinin mekasıdı ile yükseköğretimin müfredatı arasında güçlü bir ilişki kurulması zorunludur. Hiçbir ilim dalı sosyal gerçeklikleri ve yaşanan hayatı göz ardı edemez. Özellikle İslam toplumlarında dinin dışlanarak hiçbir sosyal meselenin tam olarak kavranmasının mümkün olmadığı apaçık bir gerçektir. Bugün küresel anlamda İslamofobi endüstrisiyle bir algı operasyonunun varlığı yanında, İslam toplumlarında da dinin doğru anlaşılması alanında sorunların olduğu, yanlış dini bilgi ve din tasavvurunun, dini kavramların bağlamından koparılarak istismar edilmesinin yaşanan terör, tefrika, etnik ve mezhebi farklılıkların soruna dönüşmesi gibi meselelerde etkisinin olduğu aşikardır. Bu açıdan işimiz çok önemli. Bugün küresel anlamda bütün bu çalışmalara bizim öncülük etmemiz gerekiyor.

Hizmet götürdüğümüz her bölge kendine özgü şartları ve imkanları gereği farklı formasyonlar gerektirmektedir
Diyanet İşleri Başkanlığı ile dini yükseköğretim kurumlarının ilişkisinin önemli olduğunu vurgulayan Erbaş, Dinin bilgisizliğe ya da sağlam temellere dayanmayan yaklaşımlara terk edilmesinin ve doğru şekilde karşılanmayan her ihtiyacın istismara açık bir alan oluşturduğunu bugün daha yakından görmekteyiz. Doğru dini bilginin üretilmesi ve topluma sunulması noktasında ise, en önemli görev ve sorumluluk tabi ki ilahiyat fakültelerine, İslami ilimler fakültelerine, ondan önce imam hatip liselerinden de buna başlamak lazım. İmam hatip liselerindeki kaliteli eğitime önem vermek lazım. Bu da ilahiyat fakültelerinde yetiştirmiş olduğumuz öğretmenlerle doğru orantılı. Sonra hepsi, bir kısmı Milli Eğitim Bakanlığında, bir kısmı Diyanet İşleri Başkanlığından görev alıyor ki alana yansıyor. Diğer önemli bir husus ise din hizmetleri ve din eğitimi sunan Diyanet İşleri Başkanlığı ile dini yükseköğretim kurumlarımızın ilişkisidir. Malumlarınız olduğu üzere Diyanet İşleri Başkanlığı, dünyanın her yerinde ve toplumun her alanında din hizmeti sunan bir teşkilattır. Hizmet götürdüğümüz her bölge kendine özgü şartları ve imkanları gereği farklı formasyonlar gerektirmektedir şeklinde konuştu.

İlahiyat fakültelerinde ya da eğitim fakültelerinde okul öncesi din eğitimi bölümünün açılmasını istiyoruz
İlahiyat fakültelerinde ya da eğitim fakültelerinde “okul öncesi din eğitimi” bölümünün açılmasını istediklerinin altını çizen Erbaş, Diyanet İşleri Başkanlığı olarak okul öncesi din eğitimimiz var, ilahiyat fakültelerinde okul öncesi din eğitimi yok şu anda. Biz ısrarla ilahiyat fakültelerinde ya da eğitim fakültelerinde okul öncesi din eğitimi bölümünün açılmasını istiyoruz. Buna çok ihtiyacımız var. Biz 5 sene önce okul öncesi yani 4-6 yaş grubu Kuran kursu programını başlattık 3 bin kadar öğrenciyle, şu an 150 bine ulaştık. 150 bin öğrencimiz oldu. Ve talepler o kadar fazla ki eğer taleplere cevap verebilsek öğretmen ihtiyacını karşılayamıyoruz. Yani ilahiyat fakültesinden ya da ön lisanstan mezun olmuş şu an okul öncesi eğitim formasyonu almamış Kuran kursu öğretmenlerimizi biz o sınıflara vermiyoruz. O formasyon olması lazım. Bunu nasıl karşılıyoruz? Milli Eğitim Bakanlığında Hayat Boyu Öğrenme Genel Müdürlüğü ile yapmış olduğumuz ortak çalışmalarla 360 saatlik sertifika programları yaptık. Bu programlara devam eden yüz yüze eğitim alan öğretmenlerimizi ancak o sınıflara sokuyoruz. Bu yüzden öğretmene ihtiyacımız var açıklamasında bulundu.
Programa Erbaşın yanı sıra Kütahya Valisi Ahmet Hamdi Nayır, Diyanet İşleri Başkan Yardımcısı Ramazan Muslu, Dumlupınar Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Remzi Gören, Din İşleri Yüksek Kurulu Üyesi Mehmet Kapukaya, Eğitim Hizmetleri Genel Müdürü Kadir Dinç, Kütahya İl Müftüsü Hüseyin Hazırlar ve çok sayıda akademisyen katıldı. Erbaş, daha sonra Tavşanlı İlçe Müftülüğünü ziyaret ederek Müftü Hüseyin Aksoydan çalışmalar hakkında bilgi aldı.

HABERE AİT RESİMLER


SEN DE DÜŞÜNCELERİNİ PAYLAŞ!

Dikkat! Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, pornografik, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen Üye/Üyeler’e aittir.


yükleniyor

BU HABERİ OKUYANLAR BUNLARI DA OKUDU

ANKET

Yeni İnternet Sitemizi Beğendiniz mi?

yukarı çık