1900 Yıllık Su Kullanım Yasası

Laodikya Antik Kenti Kazı Heyeti Başkanı Prof. Dr. Celal Şimşek, Laodikya Antik Kentinde kazı ve restorasyon çalışmalarının 15. yılı itibariyle önemli tarihi yapıları gün yüzüne çıkardıklarına vurgu yaparak, yapılan çalışmalar ve projeler hakkında bilgi verdi.

1900 Yıllık Su Kullanım Yasası
  • 02 Ekim 2018, Salı 13:59
Laodikya Antik Kenti Kazı Heyeti Başkanı Prof. Dr. Celal Şimşek, Laodikya Antik Kentinde kazı ve restorasyon çalışmalarının 15. yılı itibariyle önemli tarihi yapıları gün yüzüne çıkardıklarına vurgu yaparak, yapılan çalışmalar ve projeler hakkında bilgi verdi.
Pamukkale Üniversitesi (PAÜ) Fen Edebiyat Fakültesi Arkeoloji Bölümü Başkanı, PAÜ Arkeoloji Enstitüsü Müdürü, Laodikya Antik Kenti Kazı Heyeti Başkanı Prof. Dr. Celal Şimşek, Laodikya Antik Kenti kazılarının 15. yılında değerlendirmelerde bulundu. 2003 yılı öncesi, Laodikya Antik Kentinin tanınmayan bir ören yeri olduğunu hatırlatan Şimşek, yapılan çalışmalarla Denizlinin ticaret ve sanayi kenti olmasının binlerce yıl öncesine dayandığını ortaya koyduklarını ifade etti. Şimşek, “Her şeyden önce antik kaynaklar Laodikyanın, M.Ö. 3. yüzyılın ortalarında Seleukoslar Kralı 2. Antiokhosun eşi Laodike adına kurulduğunu yazıyordu. Yaptığımız kazı çalışmaları sonucunda bugün Laodikyanın tarihinin M.Ö. 5500e kadar uzandığını gördük. Laodikyanın bir Roma, bir Grek kenti değil, Anadolu insanının kurduğu bir şehir olduğunu ortaya koyduk. Arkeolojik çalışmalar geçmişle günümüz arasındaki bağlantıları ortaya koyar. Yaptığımız çalışmalarla Denizlinin ticaret ve sanayi kenti olmasının, binlerce yıl öncesine dayandığını ortaya koyduk. Buradan tekstil üretiminin tüm dünyaya ihraç edildiği, mermer ticaretinin ovadaki göl ve Büyük Menderes nehri kanalıyla denize ulaştırıldığı, hububat, hayvan ve hayvansal ürünlerin üretiminin bu coğrafyada çok zengin olduğu ortaya çıktı. Zira Lykos Ovası dediğimiz Denizli Ovası Güney, Batı ve İç Anadolu bağlantılarını sağlayan bir kavşak noktasıdır. İklimin elverişli, toprakların verimli ile su kaynaklarının bol olması, buradaki yaşamı milyonlarca yıl önceye götürmüştür. Bu coğrafyada 1 milyon yıldan bu yana kesintisiz yaşam devam etmektedir” dedi.

“Laodikya, İncilde adı geçen 7 kiliseden birine sahip”
Yapılan kazı ve restorasyon çalışmalarında kentteki Suriye Caddesinin 400 metrelik kısmında yani Tapınak Ada Laodikya Kilisesi gibi çok önemli yapıları kazarak ve ayağa kaldırdıklarını kaydeden Şimşek açıklamalarına şöyle devam etti:
“Laodikya, özellikle M.S. 1 ve 3. yyda en parlak dönemini yaşamıştır ki bizim hesaplamalarımıza göre, bu dönemde kentin 80 bin civarında nüfusu vardır. Hierapolis ve Tripolisin yaklaşık 40 bin civarında nüfusu olduğu düşünülürse, Laodikyanın metropol kent olduğu görülür. Laodikya, İncilde adı geçen 7 kiliseden birine sahiptir. 7. Kilise, Laodikya Kilisesidir. İmparator Büyük Konstantin zamanına tarihlenen bu kilisenin tespit edilmesi, ayağa kaldırılması ve koruma çatısının yapılması kurumsal arkeoloji için çok önemlidir. Biz Laodikyada ekip olarak kazı ve restorasyon çalışmalarını bir arada yürütüyoruz. Ana felsefemiz kazdığımız yeri restore etmeden başka bir yere geçmemek üzerine kurulu. Bu yılki yani 2018 yılı çalışmalarımızı, Kiliseli Peristylli Ev ile Kuzey Kutsal Agorada yürütüyoruz. Agorada 7 metre toprağın altında kalan devasa sütunları ve buna bağlı olarak da antik dönemin o muhteşem freskli (resimli) arka duvar mimarisini yıkıldığı şekliyle ortaya çıkardık.”

“Kazı alanında çok yavaş ve titiz bir çalışma yürütülüyor”
Şimşek kazılarda ortaya çıkarılan yapıları şu sözlerle anlatmaya devam etti:
“11 metre yüksekliğinde ve 265 metre uzunluğundaki, M.S. 494 yılı depreminde doğuya doğru sıralı olarak yıkılmış olan traverten blokların iç kısmının tamamen fresklerle süslenmiş olduğunu tespit ettik. Depremde yıkılan 9 sıra halindeki duvarı, üzerine yığılan molozlardan dolayı olduğu gibi korunmuş olarak bulduk. Bu tespit ettiğimiz duvarı, bu kadar büyük bir alanın boyanması bakımından dünyadaki nadir bir örnek olarak değerlendiriyoruz. Her bir bloku düştüğü yerden belgeledikten sonra aşama aşama sistemli bir şekilde ayağa kaldırıyor, fresklerde ve sıvalardaki gerekli sağlamlaştırma önlemlerini aldıktan sonra yerine koyuyoruz. Kazı alanında çok yavaş ve titiz bir çalışma yürütülüyor. Şu anda böyle büyük özgün duvar resimleri korunmuş bir alan yok. Yani bu hem Anadolu arkeolojisi hem de dünya arkeolojisi için çok önemli. Bu freskler, özgün olarak günümüze ulaşabilen bu kadar geniş bir alanın boyandığı en önemli ve tek örnektir.”

“Kazılar da 1900 yıllık Su Kullanım Yasasını tespit ettik”
Kazılar da 1900 yıllık “Su Kullanım Yasası”nı tespit ettiklerini de vurgulayan Şimşek, 2015 yılında, dünyada bilinen en uzun ve detaylı su yasasının Laodikyada ortaya çıkardıklarını belirterek, “ İmparator Traiana ithaf edilen bu yazıt, 30 satırdan oluşmakta ve Dünya Su Forumuna sunulabilecek niteliktedir. Özellikle su kaynaklarının korunup sistemli dağıtımından, su dağıtımını sağlayacak kişilerin dürüst olmasına varıncaya kadar içeriği dünyada bilinen en uzun ve detaylı yazıt olması bakımından oldukça önemlidir
Laodikya, Türkiyedeki ilk kurumsal ve en büyük kazı alanıdır, Pamukkale Üniversitesi olarak yaptığımız Laodikya kazıları, 2009 yılı itibariyle 12 ay üzerinden kesintisiz çalışmaların devam ettiği, ülkemizdeki ilk kurumsal ve en büyük kazı alanıdır. Altyapısıyla, laboratuvarlarıyla, konferans salonlarıyla, kütüphanesiyle, mimari çizim odalarıyla burada bir sistem kurulmuştur” diye konuştu.

HABERE AİT RESİMLER


SEN DE DÜŞÜNCELERİNİ PAYLAŞ!

Dikkat! Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, pornografik, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen Üye/Üyeler’e aittir.


yükleniyor

BU HABERİ OKUYANLAR BUNLARI DA OKUDU

ANKET

Yeni İnternet Sitemizi Beğendiniz mi?

yukarı çık