Türkiyede Patent Alma Veya Lisanslama Gelişmekte Olan Bir Kültür

Adres Patent Genel Müdürü Cumhur Akbulut, Türkiye’de patent alma veya lisanslamanın gelişmekte olan bir kültür olduğunu belirterek, "Dolayısıyla proje sahipleri nitelik, nicelik veya koruma kültüründen önce yapılan projelerin sanayide karşılık bulması, alıcı bulması, bir an önce harcanan maliyetlerin geri kazanılması psikolojisiyle hareket etmekte" dedi.

Türkiyede Patent Alma Veya Lisanslama Gelişmekte Olan Bir Kültür
  • 30 Ekim 2018, Salı 6:05

Türkiyenin 2023 vizyonu kapsamında, dünyanın ileri teknoloji merkezlerinden birisi olması hedeflenirken, bu doğrultuda bütçeden Ar-Ge ve Tasarım merkezlerine her yıl ayrılan pay artıyor. Ar-Ge ve Tasarım merkezleri ve projeler hızla artarken, tescil edilmiş ya da başvuru aşamasında olan patentler ise paralel artış göstermiyor. Avrupa Patent Ofisinden alınan verilere göre, milyon nüfus başına düşen yıllık patent sayısı Avrupa Birliğinde 135 iken Türkiyede 1e bile değil. Türkiyenin önemli patent şirketlerinden Adres Patent de Ar-Ge Sanayi Akademi Buluşmasının katılacak şirketler arasında. Ar-Ge Sanayi Akademi Buluşması kapsamında Ar-Genin ve devlet tarafından Ar-Ge çalışmalarının desteklenmesinin önemini ve patent sayıları konusunda Adres Patent Genel Müdürü Cumhur Akbulut ve ekibi önemli açıklamalar yaptı.

Yaklaşık 40 bin proje içinde ancak 10 bine yakın proje için patent işlemi yapıldığını, bir kısmının ise tescil edilmiş bir kısmı başvuru aşamasında olduğunu kaydeden Akbulut, Ülkemizde patent alma veya lisanslama gelişmekte olan bir kültür. Dolayısıyla proje sahipleri nitelik, nicelik veya koruma kültüründen önce yapılan projelerin sanayide karşılık bulması, alıcı bulması, bir an önce harcanan maliyetlerin geri kazanılması psikolojisiyle hareket etmekte. Projelerin tescil edilmemesinden veya izinsiz kullanımından doğabilecek zararları hakkında yeteri kadar bilgi sahibi olmamaları, projenin başında konusunda uzman bir danışman ile çalışmamış olmaları da büyük bir eksiklik oluşturmakta dedi.

Adres Patent Genel Müdürü Cumhur Akbulut, TÜİK verilerine göre, 2017 yılında merkezi yönetim bütçesinden Ar-Ge çalışmalarına 10 milyar 710 milyon TL harcama yapıldığı bilgisini vererek, bu oranın bir önceki yıla göre yüzde 17,5 arttığını kaydetti.

Akbulut: Ar-Geye yapılan yatırım, toplum refahı ve gelecek nesillerine yapılan bir yatırımdır

Ar-Ge çalışmalarının her yıl bütçede daha fazla yer aldığını belirten Akbulut, Ar-Ge çalışmalarına yapılan yatırım, ülkelerin toplum refahı ve gelecek nesillerine yapılan bir yatırımdır. Ar-Ge teşvikleri ile sanayisini en etkin şekilde destekleyen ülkeler “Dünya Rekabet Sıralaması”nda en üst seviyelerde yer alıyor.Dünyada Ar-Ge yatırımına verilen destek dolar bazında bakıldığında 1.8 milyar dolar değerine denk gelmektedir. Örneğin, 2015 yılı verilerine göre Alman otomobil firması Volkswagen Ar-Ge harcamaları için 15 milyar dolar, Koreli elektronik devi Samsung 14 milyar dolar, Amerikan teknoloji firması Intel 11 milyar dolar dolayında Ar-Ge harcaması yapmıştır. Dolayısıyla Ar-Ge çalışmalarına toplam yönetim bütçesinden daha fazla pay aktarılmalı.

Tütün: Tekel olmanın yegâne yolu patent almak ve/veya tasarım tescili yaptırmaktan geçmektedir

Adres Patent Patent ve Marka Vekili ve Patent Mühendisi Özgür Tütün, ekonomik gücün tekel olmaktan geçtiğini belirterek, Günümüz serbest piyasa koşullarında bir ürünün üreten tekel olmanın yegâne yolu patent almak ve/veya tasarım tescili yaptırmaktan geçmektedir. Ar-Ge merkezlerinin yenilik çıktıları çoğunlukla patente konudur. Yenilik çıktısının oluşması için yapılan tüm Ar-Ge yatırımlarının patentle elde edilen tekel hakkı ile başkasının üretmesini engelleyerek serbest piyasa koşullarında da tekel olunabilir. Bu açıdan bakıldığında Ar-Ge merkezlerinin verimli çalışmaları çıktılarının patente konu olması firmaları ekonomik açıdan güçlü kılacaktır. Ekonomik büyüme ve kalkınma lokomotifi üretmek ve ürettiğini ihraç etmekten geçmektedir şeklinde konuştu.

Eryılmaz: Ar-Gesiz hiçbir ürün teknolojik evrimini gerçekleştiremez

Şirketin Patent Mühendisi Süleyman Eryılmaz; Ar-Ge çalışması, karşılaşılan bir problemin çözümü isteğiyle başlayabildiği gibi bir fikirle de başlayabildiğini ve ürünün ait olduğu sektör sona erene kadar da sürdüğünü belirterek, Eğer ürün teknolojik evrimini tamamlayamazsa kaybolmaya mahkûmdur ve Ar-Gesiz hiçbir ürün teknolojik evrimini gerçekleştiremez. Yapılan her bir gelişim bir diğer teknolojik gelişim için bir basamak oluşturur. Burada dikkat edilmesi gereken en önemli nokta Ar-Ge çıktılarının korunmasıdır ve bu korunma patentle mümkün olup, patentin alınmasıyla yetinilmemeli, patent araştırılması, değerlemesi, ticarileşmesi, faaliyet serbestliği ve rakip/sektör analizleri gibi olmazsa olmaz noktalara da dikkat edilmeli ve bu hizmetlerin yetkin bir patent firmasından alınacak destekle yapılmalıdır ifadelerini kullandı.

Ar-Ge ve Tasarım merkezlerindeki projeler, ülkede en fazla döviz çıktısına sebep olan alanlarda olduğu dikkat çekici

Patent Mühendisi Ebru Kaymaz; Bilim, Sanayi ve Teknoloji Bakanlığı istatistiklerine göre, 246 Tasarım merkezi, 987 Ar-Ge merkezi olduğunu ve 32 bin 968 projenin Ar-Ge merkezlerinde tamamlanmış ya da devam ettiğini, tasarım merkezlerinde de 3 bin 983 proje gerçekleştiğini bildirerek, Ar-Ge çalışmalarında en çok ödenek, Genel Üniversite Fonlarına ayrılmış. Bunu savunma, endüstriyel üretim ve teknoloji, eğitim ve ulaşım, telekomünikasyon ve diğer altyapılar takip ediyor. 987 Ar-Ge merkezinde 32 bin 968 proje ki bu da merkez başına yaklaşık 3 proje anlamına gelir. Aslında bu sayı çok azdır. Ancak bu merkezlerin pek çoğunun 2018 yılında kurulduğu gerçeği göz önüne alındığında gelecek için umut verici bir sayı olduğunu düşünüyorum. Bu bağlamda gelecek yıllarda bu projelerin istikrarlı bir şekilde artışı beklenmelidir. Ar-Ge ve Tasarım merkezlerindeki projelerin ülkede en fazla döviz çıktısına sebep olan alanlarda olduğu dikkat çekicidir. Bu da ekonomik büyüme ve kalkınma için söylediklerimizi destekler niteliktedir. Özellikle savunma, endüstriyel üretim teknolojileri ve eğitim bir ülkenin en önemli ve en fazla bütçe ayırdığı alanlarıdır. Bu alanlar için dışa bağımlılık ciddi siyasi ve ekonomik sorunlara ve buhranlara sebebiyet verir ve Türkiye pek çok dönemde bunları yaşamış bir ülkedir. Savunma alanında dışa bağlılıkta en basit örnek, kullandığınız askeri araçların yedek parçalarını satın aldığınız ülkeyle aranızda bir politik diplomatik sorun olduğunda o parçanın size gelmesinin gecikmesi veya hiç gelmemesi durumunda kullanım dışı kalan bir araç Türkiye gibi bir ülke için utanç kaynağıdır dedi.

İhracatta Ar-Genin önemi

Patent ve Makine Mühendisi Cengiz Akköse ise ihracatta Ar-Genin önemine değinerek, Ar- Ge ve tasarım merkezleri; bilim ve yüksek teknoloji çıktıları açısından çok önemli olup, günümüzde yüksek teknoloji ihraç eden ülkeler Ar-Ge harcamaları ile paralel olarak teknoloji üretmektedirler. Ülkemiz ekonomik olarak gelişmekte olan ülkeler arasında olup, refah seviyesini artırabilmek için gelişmiş ülkeler seviyesine gelebilme adına son yıllarda Ar-Ge merkezlerine yönelik teşvik, hibe ve istihdam kolaylıkları sağlamakla beraber, Ar-Ge harcamalarına bu yıl ayırdığı bütçe yaklaşık 2-3 milyar dolara yükseltilmiş olmaktadır. Amerika, Japonya gibi ülkeler ile değil de çok uzaklara gitmeden Güney Kore ile son 30 yıldaki teknolojik performans açısından bakacak olursak aradaki makasın gittikçe açıldığını görebiliriz. Zira kişi başı düşen milli gelir 35 bin dolar ile bizden 3 kat fazla bir performans göstermişlerdir. Güney Korenin bu performansı devlet büyüklerimizin de nazarını celp etmiş olacak ki son yıllarda izlenen politikalar ve atılan adımlar teknolojik olarak seviye atlamamızı sağlamasını hedeflenmektedir. Global olarak büyük firmalara karşı, yerli firmalarımızın rekabet edebilmesi ve ihracat edilen ürünlerin yüksek teknoloji içermesine yönelik sağlanan ödenekler ve kolaylıklar bunlardan bazılarıdır.

Bilgi güçtür, dünya devletleri artık gücünü insan ve kas gücünden değil bilim ihracatından sağlamaktadırlar. Bilgiyi üretmek, geliştirmek ve ticari bir çıktıya dönüştürmeyi başarabilen devletler çağımıza adeta yön vermektedirler. Bilgi üretmek kadar bilgiyi yani emeği korumak da bir o kadar elzemdir. Bu konu bilgi sahibi kişi/kurumların fikri mülkiyet alanlarına girmekte olup, sağlanacak olan koruma patent/faydalı model ve diğer sınai mülkiyet çıktıları ile tedarik edilmektedir. Patent ile buluş sahibine ürünü hakkında tekellik koruması sağladığından buluşun, buluşu oluşturan fikrin çalınması, taklit edilmesi mümkün olmamaktadır. Böylece buluş sahibi fikrini ticarileştirebilerek ekonomik fayda sağlayacak olması nedeniyle bilim ve teknoloji üretmesine teşvik edecektir. Patent ile buluşunuzu ulusal ve uluslararası alanda koruma altına alabildiğiniz gibi sizinle aynı teknik alanda/sektörde çalışan diğer buluş sahiplerine de teknolojik olarak istihbarat sağlayabilirsiniz. Çünkü patenti diğer sınai mülkiyet eserlerinden ayıran en önemli özellik; buluş basamağı içermesi kriteri olup, bu kriter teknolojik ilerlemeyi adeta mecbur kılmaktadır şeklinde konuştu.

HABERE AİT RESİMLER


SEN DE DÜŞÜNCELERİNİ PAYLAŞ!

Dikkat! Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, pornografik, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen Üye/Üyeler’e aittir.


yükleniyor

BU HABERİ OKUYANLAR BUNLARI DA OKUDU

ANKET

Yeni İnternet Sitemizi Beğendiniz mi?

yukarı çık